Genel olarak ifade etmek gerekirse, kaplıca tedavisinin mevsimi yoktur. Ancak gelenekler, bu konuda bir mevsim yaratmıştır. Daha doğrusu, kişi, kendine uygun bir zaman seçmekte birlikte en uygun mevsim ve zaman ilkbahar ve sonbahar’dır. Romatizmalılar, nevraljiler ve şeker hastaları için yaz ayları, mide, bağırsak, karaciğer ve sinirle ilgili hastalıklar için de ilkbahar ve sonbahar ayları daha uygun mevsimdir.
Bir yılda iki kez kaplıca tedavisinde, mayıs ve eylül ayları seçilebilir.
Kaplıca bir hamam değildir. Şifa gücüne sahip yeraltı su kaynağı ve biran sağlık yurdudur. Bu nedenle o kaynaktan fışkıran suların nasıl ve nerelerde kullanıldığını oralara gidenlerin biraz olsun bilip öğrenmelerinde her zaman yarar vardır.
Ülkemiz ikliminin sertliği nedeniyle, ayrıca her kaplıcada kaloriferli otellerin olmayışı yüzünden insanlarımız, kaplıcalara çoğunlukla yaz aylarında gitmeyi tercih etmektedir.
Kaplıca tedavisinin önemli konularından biri de, kaplıcada kaç gün kalınacağıdır. Bu süre 21 gün olmakla birlikte halkımızın genellikle kaplıca tedavisini 15 gün olarak uygular. İçme tedavisi de öteden beri 3 gün olarak yapılır. Genellikle üç haftalık ve 21 banyoluk kürlerin tedavi edici etkisi olduğu, uzmanların ortak görüşüdür. Öte yandan, özel durumları dikkate alınırsa, her kişiyi 21 gün kaplıcada tutmanın mümkün olmadığı düşünülmelidir.
Kaplıca tedavisinin çok uzun süre devam etmesi de sakıncalıdır. Hastanın alıştığı bir çevreden ayrı, disiplinli ve yorucu tedavilerle gelen bir hayat tarzı, hastalarda ruhi bunalımlar yaratabilir. Hastalar, içme ve kaplıcalara karşı bir tiksinti ve isteksizlik duymaya başlar. Önemli görülen hastalıklarda, tedavi süresinin çoğunlukla kaplıca hekimi ayarlayabilir. Her hastanın durumu değişik olduğundan, tü hastalara aynı süre ve aynı çeşit tedavinin uygulanamayacağı açıktır.
Kaplıcada ilk banyonun, on dakikalık bir süreyi kapsaması genellike kabul edilmiştir. İkinci günden itibaren bu süre arttırılır ve yarım saate kadar uzatılır görüşü ağırlıktadır.
Kaplıcada, banyo suyunun sıcaklık derecesi de tedavinin önemli faktörlerinden biridir. Genel olarak, banyo suyunun sıcaklık derecesi vücut hararetinde, 36-38 deredece bulunması gerekir. Ancak, su ne kadar sıcaksa o kadar faydalıdır inancı yaygındır. Yanlış olan bu görüş üzerinden, sıcak sularda haşlananlar pek çoktur. Sıcaklık 38-40 dereyeci geçmemelidir.
Ayrıca, alışkanlıklar, vücut ördüsündeki yağ tabakasının kalınlığı, kan dolaşımının normal olup olmadığı da kişinin sıcaklığa karşı göstereceği tepkiyi etkiler.
Her türlü promosyon ve etkinliklerimizden haberdar olun.